Bir Türlü Yetmeyen His: Tatminin Peşinde Koşan Beyin

Hiç bir şeyler yaparken “tam da bu hissi yakaladım” dediğiniz anlar olur ama hemen ardından yine aynı şeyi yapmaya devam ederken bulursunuz kendinizi, değil mi? 😅 Mesela, bir bardak içkiyle gevşemeye başlayan vücut, neden ikinci, hatta üçüncü bardağı da ister? Ya da telefonu sadece saat kaç diye elinize almışken kendinizi hikayeler arasında kaybolurken bulmanız neden?

Bu soruların cevabı, beynimizin içinde gizli bir sistemde saklı: İncentive Salience yani “Teşvik Edici Önemlilik” dediğimiz kavram.

Dopamin: Zevkten Çok Beklentinin Peşinde

Dopamin, çoğumuzun düşündüğü gibi sadece zevk anında değil, zevki beklerken devreye giriyor. İlginç değil mi? Bir şeyin keyfini sürerken değil, tam da onu beklerken dopamin salımı artıyor. Beyin, daha önce ödüllendirildiğini hatırladığı bir uyarıcıyı görünce -mesela bir içki ya da telefon ekranı gibi- 'yine aynı iyi his gelecek' beklentisiyle harekete geçiyor.

İlk içki omuzları düşürür, düşünceler yavaşlar, dünya yumuşar 🌍 Ama beyin 'bir tane daha, belki daha iyi olacak' diye düşünür. Gerçekte ödüller artmaz, ama beklenti artar. İşte incentive salience tam da bu noktada devreye giriyor.

Alışkanlıktan Fazlası: Beynin Güçlü Cazibesi

Bazı fiziksel davranışlarımız alışkanlıktan öteye geçerek kompulsif hale gelir. Mesela telefon bağımlılığı 🧠 Kimi zaman sıkıldığımızda, kimi zaman bunaldığımızda elimiz doğrudan telefona gider. Çünkü beyin o ekranı “rahatlık ve kaçış”la eşleştirmiştir. Yani davranış, haz için değil, o potansiyel rahatlama ihtimali için tekrar eder.

Gerçek şu ki: Davranışlarımızdan bazıları irade eksikliğinden değil, nöral programlamadan kaynaklanır. Beyin geçmişte ödüllendirilmiş bir davranışı, aynı ödül artık gelmese bile yeniden yapmak ister.

🧩 Küçük Bir Taktik: Hazzı Gözlemleyin

Bunun farkında olmakla bile büyük bir adım atmış oluyorsunuz. Ama bir adım daha ileri gitmek isterseniz, bu pratik öneriyi deneyin:

“Her içkiden sonra hissettiklerinizi bir yere not edin. İlk içki ne hissettirdi, ikinci ne kattı? Üçüncüde hâlâ bir artı var mıydı?”

Telefon için de aynısı geçerli olabilir. Gerçekten keyif mi alıyorsunuz, yoksa sadece kaçmak mı istiyorsunuz?

Kaybedenlerden Öğrenmek

Motivasyon dolu başarı hikâyeleri elbette ilham verici. Ama bazen gerçeği başarısızlıkların hikâyelerinden öğrenirsiniz. Çünkü orada süs yok, dürüstlük var. Mesela iflas etmiş bir girişimcinin yaşadığı süreçten alacağımız ders, bir unicorn CEO’nun parlak sunumundan çok daha 'gerçek' olabilir.

  • Ne zaman pes etmişler?
  • Neyi yanlış yapmışlar?
  • Ne zaman saplantıya kapılmışlar?

Bunları dinlemek gelişim için çok daha etkili olabilir.

Sonuç: Uyarıcılardan Kaçmak Değil, Onlarla Bilinçli Yaşamak

Davranışlarınızı sorgulamak, beynin otomatik tepkilerine karşı öz-farkındalık geliştirmek anlamına gelir. Her şeyden kaçmak zorunda değilsiniz. Ama neden kaçtığınızı bilmek, elinizi yeniden telefon ekranına uzatmadan önce bir düşünmenizi sağlar 📱🧠

Bu yazı, hem günlük alışkanlıklarınıza ışık tutacak, hem de beynin nasıl çalıştığını daha iyi anlamanıza yardımcı olacak.