Genetik Mucize mi, Pazarlama Şovu mu?

Geçtiğimiz aylarda bilim dünyası deyim yerindeyse çalkalandı. Bir biyoteknoloji girişimi olan Colossal Biosciences, tükenmiş olmasıyla bilinen 'dire wolf' yani dev kurtları yeniden hayata döndürdüğünü iddia etti. Hatta bu kurt yavruları, TIME dergisinin kapağını bile süsledi. Kapağın tam ortasında ‘Extinct’ (soyu tükenmiş) kelimesinin üzerine kırmızı bir çizgi çekilmişti. Eh, bu da internetin delirmesi için yetip de artar bile…

Peki ama ‘soyu tükenmiş’ bir tür gerçekten geri getirilebilir mi? Yoksa bu yalnızca başarılı bir PR çalışması mıydı?

Bir Dinozor Değildi, Sadece Boyanmış Bir Kurdun Geri Dönüşü

Colossal, yaptığı açıklamalarda dev kurtları genetik mühendislikle yeniden yarattığını ileri sürdü. Ancak bilim dünyasında yankı bulan eleştiriler, bu iddianın o kadar da parlak olmadığını gösteriyor. Aslında yapılan şey, yalnızca gri kurtlar üzerinde 20 adet genetik değişiklik yapmak.

Genetikçi Sam Westreich bu hibriti, biraz alaycı bir dille, “mutant gri kurt” olarak nitelendiriyor. Yani ortada öyle sinema filmlerinden fırlamış gibi tarihi yaratıklar yok; sadece biraz daha gösterişli tüy yapısına ve iri cüsseye sahip modern kurtlar var. Biostatistikçi Liv Dobbs ise bu olayı, bir GMO (genetiği değiştirilmiş organizma) örneğinin pazarlama maskesiyle süslenmiş hali olarak tarif ediyor.

10 Milyar Dolarlık Vizyon: Diriltmek mi, Satmak mı?

Colossal, sadece dev kurtları değil; mamutu, dodo kuşunu ve daha birçok nesli tükenmiş canlıyı geri getirme planları ile dikkat çekiyor. Sermaye desteğini alıp şirket değerini 10 milyar dolara çıkaran bu girişim, aslında gen düzenleme teknolojisini sahne ışıkları altına çıkarmak istiyor gibi görünüyor.

Yani amaç sadece nostaljik canlıları geri döndürmek değil, aynı zamanda bu teknolojiyi insan embriyoları üzerinde dahi potansiyel olarak uygulanabilecek bir sistem olarak lisanslayabilmek. Şirketin asıl ürünü, bilimsel gelişmeden ziyade, bu teknolojinin dikkat çekiciliği olabilir.

Bilimi Hikâyeleştirmek: Gerçek Nerede Bitiyor?

Bilimin popülerleştirilmesi kötü bir şey değil. Ama çizgi nerede aşılır? Bu tarz projeler, sanki doğayı geri alma gücüne sahipmişiz illüzyonunu yaratıyor. Ancak unutmamamız gereken şey şu: Yok olan doğal yaşam formları, yalnızca birer teknoloji problemi değildir. Onlar aynı zamanda insan hatalarının sessiz hatırlatıcılarıdır.

Westreich’in net vurgusu şöyle: Bu sadece yatırımcı çekmek için yapılan bir sunumdu. Dobbs da, bilimsel başarıların abartılarak sunulmasının insanları yanıltarak, bilimsel gerçeklik ile hikâye anlatımı arasında bulanıklık yarattığından endişeli.

Ders: Başarı Algısı ile Bilim Karıştırıldığında

Bu olay bize şunu da gösteriyor: Başlık büyüleyiciyse gerçekler gölgede kalıyor. “Soyu tükenmiş kurtları geri getirdik” başlığı ne kadar dikkat çekici olsa da; işin içinde bilimsel titizlik yoksa, bu bir ‘bio-show’a dönüşebilir.

Ekolojik bir kaybı, bir genetik editörle tekrar yazılabilir bir hikâyeye indirgemek, bizi duygusal olarak büyük bir yanılsamaya sokabilir.

⚠️ Elbette bilimi takip etmeye ve yenilikleri keşfetmeye devam etmeliyiz. Ama biraz daha dikkatle düşünmeliyiz: Bu gerçekten bilim mi, yoksa iyi bir kurgu mu?

SON SÖZ:

Bir sonraki “soyunu geri getirdik” haberinde durup düşünün; canlıları mı geri getiriyoruz, yoksa kendi vicdanımızı mı rahatlatıyoruz?

🧬 Ve unutmayın: Genetik düzenleme mucizesiyle çizilen sahne dekorunun ardında neler olduğunu her zaman sorgulamak gerekir.