Üç Amerikalı araştırmacı, insan vücudunun içsel (biyolojik) saati yani günlük döngüsü anlamına gelen "sirkadiyen ritim" üzerinde yaptıkları çalışmalar ile tıp alanında Nobel ödülü almaya hak kazandılar.

Sirkadiyen ritim, bitki ve hayvanların uyku ve uyanışlarını dünyanın günlük hareketine göre ayarlayan biyolojik bir döngü olarak adlandırılabilir. Bu durum insanlarda gün doğumu ile uyanma, öğleden sonra en üst seviyede fiziksel kondisyona erişme ve gece yarısında en derin uykuya dalma şeklinde ayarlanmış durumda. Bu düzen bozulduğunda veya zorla değiştirilmeye çalışıldığında, uyku bozukluğu, depresyon ve hatta kanser gibi çok ciddi boyutlara varabilecek sağlık sorunlarına yol açabiliyor. 

University of Maine'den Jeffrey Hall, Brandeis University'den Michael Rosbash ve Rockefeller University'den Michael Young 1980-1990 tarihleri arasında, sahip olduğumuz genlerin ve hücrelerin sirkadiyen ritmi nasıl yönettiğini incelediler.

Vücudumuzun sahip olduğu bu içsel saat aslında çok karmaşık ilişkilere dayanıyor ve araştırılması çok uzun yıllar sürdü. Periyot, Zamansız ve Çifte Zaman isimli genlerimiz ve bunların ürettiği PER, TIM ve DBT isimli proteinlerin birbirleriyle olan etkileşimleri ile genlerin sirkadiyen ritme etki eden diğer işlemlere öncülük etmesi sonucunda ortaya çıkan harika bir zaman çarkı neticesinde; vücut sıcaklığı, kalp ritmi, analitik düşünme, karar verme, solunum, sindirim, hormon salınımı gibi birçok biyolojik durum mükemmel şekilde çalışabiliyor.

İsveç Karolinska Enstitüsünde gerçekleşen Nobel töreninde sunucunun anonsu her şeyi özetliyordu aslında:  

"Ödüllü üç bilim adamının sirkadiyen ritim üzeride yaptıkları çalışmalar, muazzam ve çok dinamik bir araştırma alanının ortaya çıkmasına, sağlığımız ve mutluluğumuz için önemli buluşların hayatımıza girmesine sebep oldu." 

Daha detaylı bilgi almak isterseniz, sirkadiyen ritim araştırması üzerine verilen Nobel Ödülü açıklamasına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. (İngilizce, PDF)
[post_ads]